1. Anasayfa
  2. Tarihi Bilgiler

Hitit Medeniyeti ve Tarihi

Hitit Medeniyeti ve Tarihi
Hitit Medeniyeti ve Tarihi
0

Hitit Medeniyeti ve Tarihi

Devlet İdaresi

Bilindiği gibi Anadolu’da ilk siyasi kuruluşlar Şehir Devletleri idi. Her şehrin başında şehrin sahibi olan, Tanrı adına idare eden bir prens bulunurdu.

Bu şehirlerden kuvvetli olan, zamanla komşuları üzerinde otorite kurdu. İlk kez Kuşşara şehrinin kralları komşularını idareleri altına aldılar. Aynı zamanda Kuşşara Kralı Anitta’ya Büyük Kral dendi. Özellikle Hitit Devleti kurulduktan sonra da bu anlayış sürdü. Eski Krallık döneminde Hitit Devleti feodal bir görünüm içinde olup küçük krallar merkezdeki Büyük Kral’a bağlıydı.

Büyük Kral ilk dönemlerde, asiller tarafından seçilirdi. Fakat zamanla bu durum prensler arasında savaşa varan anlaşmazlıklara sebep olduğu için, Telepinuş zamanında (M.ö. 1510) çıkarılan veraset kanunu ile kralın yetkileri sınırlanarak Pankuş denen meclise onaylama yetkisi verildi. Yaşlı ve tecrübeli asillerden oluşan Pankuş’un yetkisi zamanla artmış, Kral ve kraliçeleri yargılamış, hatta haklarında hüküm verecek derecede kuvvetlenmiştir.

Yeni Krallık zamanında (M.Ö. 1400-1200) bu feodal yapıdan uzaklaşılarak merkezi bir idare kuruldu. Merkeze yakın yerlere valiler gönderildi. Uzaktaki küçük devletler de Büyük Kral’a bağlanarak bir konfederasyon (birlik) kuruldu.

Ayrıca Hititlerin komşularıyla ilişkileri üç tarzda olurdu.

Dost ve Müttefik Devletler: Bunlarla dostluk antlaşması imzalanırdı. Aynı zamanda Hitit hükümdarı bunların krallarına “Kardeş” diye hitap ederdi.

Vasal Bağlı Devletler: Bunlarla himaye antlaşması imzalanırdı. Ayrıca bu küçük devletler bağlılık yemini ederlerdi. İç işlerinde serbest, dış işlerinde ise büyük kralın isteğine uyar ve gerektiğinde ona asker gönderirlerdi.

Düşman Devletler: Müttefik ve bağlı devletlerin dışındaki devletler de düşman devletlerdi.

Büyük Kral

Büyük Kral, memleketin hükümdarı olarak sivil yönetimin başında bulunurdu. Hatta başkomutan olarak ordusunu, başrahip olarak da din törenlerini yönetirdi. Tanrılara kurban keser ve başyargıç olarak “Yüksek Mahkeme” ye başkanlık ederdi. Kral ailesinden olanların ölüm cezası hakkında son hükmü o verirdi.

Tavananna

Kraldan sonra en fazla sözü geçen kimse Tavananna denilen kraliçeydi. Bu kadının kocası öldükten sonra oğlu zamanında da nüfuzu devam ederdi. Yeni krallık döneminde Tavananna’nın görevleri arttı. Bunların en önemli görevleri kral savaşa gittiği zaman veya kral öldükten sonra, çocuğu küçük yaşta kral olursa memleket işlerine bakmaktı.

Veliaht   (Rabisimiltim)

Hititlerde kralın ilk meşru karısından doğan büyük oğlu veliaht olurdu. Veliahtlar küçük yaştan itibaren ülke yönetimine katılır ve büyük törenlerde babasının yanında bulunurdu. Genelde veliaht küçük kral olarak bir ülkeye tayin edilirdi. Böylece memleket idare etmeye alıştırılırdı.

Pankuş

Devlet idaresinde önemli bir yeri olan Pankuş Meclisi, yaşlı ve tecrübeli asillerden (soylular) meydana gelirdi. Pankuş, kralın ölümünden sonra yerine geçecek veliahtı, tasdik veya red ve gerektiğinde kral ile kraliçeyi muhakeme yetkisine sahipti.

Hitit Medeniyeti ve Tarihi
Hitit Medeniyeti ve Tarihi

Saray  Teşkilatı

Hititler’de düzenli bir saray teşkilatı vardı. En önemli memuriyet görevi başkatiplik ve katiplik mevkileriydi. Katipler kanunları, fermanları kaleme alır, devlet arşivini düzenlerlerdi. Katiplerden başka meşediler (Hassa Ordusu Kumandam), saray ağaları, elçiler, aşçılar, sofacılar, sakiler ve tellallar bulunurdu. Ayrıca önemli memuriyetler babadan oğula geçerdi.

Hitit yurdu, Güney ve Kuzey olmak üzere iki eyalete, bu eyaletler de muhtelif bölümlere ayrılırdı. Eyaletlere prensler, bölümlere de askeri ve mülki yetkileri olan valiler atanırdı.Valiler de bulundukları yerlerde kral adına hareket ederlerdi. Şehirlerde valilerden başka, ihtiyar heyetleri ve şehir komiserleri bulunurdu.

Toprak, “Büyük Tımar” ve “Küçük Tımar” olmak üzere ikiye ayrılırdı. Büyük Tımarlar tapmaklara, prenslere ve rahiplere, küçük tımarlar ise savaşlarda yararlılık gösterenlere verilirdi. Aynı zamanda tımar sahipleri toprağın gelirini alır, buna karşılık asker beslerlerdi.

Sosyal Hayat

Hititlerde aile, babanın hakimiyetindeydi. Erkek evleneceği kızın ailesine para verir, kız baba evinden koca evine çeyizli giderdi. Halk, yönetenler ve yönetilenler olmak üzere ikiye ayrılır; bunlardan başka yan insan gözü ile bakılan köleler de bulunurdu.

Yönetenler sınıfı; büyük ve küçük krallar, meşediler, valiler ve saray memurlarından oluşan asil Hititlerdi. Yönetilenler ise, tımar sahipleri, çiftçiler, savaşçılar, esnaf ve tüccarlar idi. Asiller, büyük toprak sahibi olup en yüksek sınıfı meydana getirir ve köşklerde otururdu. Ayrıca rahipler ve hürler, tapınakların temizliğini yapar, ayinleri yönetirlerdi. Rahipler isterlerse evlenirlerdi. Hürler ve esirler arasındaki sınıfa Namra adı verilirdi. Ancak bunlar, ele geçirilen yerlerin halkından olup başka yerlere yerleştirilenlerdi. Köleler, mal mülk sahibi olur, hatta kuşata (bedel) vermek şartıyla hürriyetlerini satın alabilirlerdi.

Ordu ve Askerlik

Hititler, yurtlarının stratejik bir mevkiye sahip oluşu, çevrelerinin düşmanlarla çevrili olması ve küçük beyliklerin sık sık ayaklanması sebebiyle askerliğe önem verirdi. Bu sebeple de kuvvetli bir ordu bulundururdu.

Hitit ordusu, arabalı süvariler ve yayalar olmak üzere ikiye ayrılırdı. Arabalar da bir sürücü, iki savaşçıdan oluşurdu. Ayrıca arabalı askerler ok ve yay; yayalar, mızrak ve kalkan kullanırlardı.

Hititler gerek duydukları zaman ordularını kuvvetlendirmek için ücretli askerlerden de yararlanırlardı.
Kullanılan silahlar ok, yay, mızrak, kalkan ve baltaydı. Bundan başka orduda, surları yıkmak için koçbaşları ve hareket eden kuleler bulunurdu. Hititlerin savaş usulleri, süratli hareket etmek, ani baskın ile düşmanı şaşırtmak ve sonra da bir meydan muharebesi ile imha etmek esasına dayanıyordu.

Hitit Medeniyeti ve Tarihi
Hitit Medeniyeti ve Tarihi

Hukuk

Hitit hukuku, dini anlayışa dayalı olup gayet insani idi. Adaletin koruyucusu güneş tanrıçası Arinna idi. Hititlerin Mezopotamya kanunlarından yararlandıkları ve zaman zaman bu kanunlar üzerinde bazı ilaveler ve düzeltmeler yaparak iyi bir hukuk sistemi kurdukları anlaşılmaktadır. Hitit kanunları, Hammurabi ve Asur kanunları ile karşılaştırıldığında daha yumuşak olduğu görülür. Ceza hukukunda ölüm cezası istisnai durumlar dışında hemen hemen hiç yoktu. Ancak idam cezası; yalan ve krala ihanet ile çok yakın akrabasıyla ahlak dışı ilişkilerde bulunanlara verilirdi.

Şahıslara karşı işlenen suçlarda cezalar yumuşak olup, fidye esasına dayalıydı. Aynı zamanda babanın hakimiyetine dayanan bir aile sistemi vardı. Özellikle kız çocukları evlenirken çeyiz aldıkları için mirastan mahrum kalırlardı.

Ceza hukukunda, halkın davalarına bakan Yaşlılar, büyük memur ve komutanları mahkeme eden Ayan Mahkemesi, ağır suçlara bakan ve bir nevi temyiz mahkemesi olan Kral Mahkemesi bulunurdu.

Hitit Medeniyeti ve Tarihi
Hitit Medeniyeti ve Tarihi

Yazı-Dil ve Edebiyat

Hititler daha önce Luvilerin kullandığı resim yazısını (Hiyeroglif), daha sonra da Mezopotamya’dan aldıkları ve tarih, din, edebiyat ile antlaşmalarda kullandıkları çivi yazısını kullanmışlardır. Hititlerin tarih yazıcılığına büyük bir önem verdikleri, Hattuşaş’ta bulunan belgelerden anlaşılmıştır. Hitit krallarının önemli gördükleri olaylan yıl yıl yazdırdıkları Anallara (Yıllıklar) rastlanmıştır. Bu yıllıklarda ünlü Hitit krallarından I. Şuppiluliuma, II. Murşil ve III. Hattuşil’in dönemlerine yer verdikleri görülmüştür.

Hitit çivi yazısı 1917 yılında Çek bilgini Hrozny tarafından okunmuştur. Hiyeroglif ise henüz kesin olarak okunamamıştır. Ayrıca Hitit edebiyatı, Mezopotamya’nın etkisi ile başlamıştır. Zamanla orijinal edebi eserler de meydana gelmiştir. Höyüklerde çıkan Hitit tabletleri arasında birçok şiir ve askerlikle ilgili marşlar bulunmuştur. Mezopotamya’dan gelen Gılgamış Destanı, Kumarbi (Hum-Baba) efsanelerini kendi dillerine çevirmişlerdir.

Sanat

Hitit sanatı da Mezopotamya’nın etkisi ile başlamış ve zamanla gelişerek büyük bir varlık göstermiştir. Ancak Hitit sanatı Mezopotamya sanatının kopyası değildir. Çünkü Hitit sanatçıları körü körüne bir taklit yerine, kendilerinden de bir şeyler katmışlardır. Hititler şehirlerini saraylarla ve tapınaklarla süslemişler ve surlarla çevirmişlerdir. Ayrıca şehir ve saray kapılarında sfenksler, arslan heykelleri ve resimler görülür. Saray ve tapınaklarda kabartma sanatının en güzel örneklerini sergilemişlerdir. Hitit kabartma sanatının en önemli eserleri Yazılı kaya ve ivriz kabartmalarıdır.

Din ve İnanış

Hititler tabiat dinine inanırlardı. Birçok tanrıları olduğu için Anadolu, onların zamanında Bin Tanrı İli ve Bin Tanrı Ülkesi olarak anıldı. En büyük tanrıları, Proto-Hititler zamanından kalma güneş tanrıçası Arinna’dır. Arinna, krallann atamasını yapar ve onları korur, savaşları yönetirdi. Kral, bu tanrının başrahibi ve ona hesap veren kişiydi. Arinna’nın kocası, bir gök tannsı olan Fırtına Tanrısı’ydı. Aynca her şehrin koruyucu tanrısı da bulunurdu. Tanrılar da insanlar gibiydi. Tek farkları ise ölmemeleriydi. Milli ve dini bayramlarda, törenlere, başrahip olarak kral başkanlık ederdi. Savaşta bile kral orduyu bir komutana teslim eder, tören için başkente dönerdi. Tanrıların sevgisini kazanmanın ve tapınmanın tek şartı ise temizlikti.

 

Anadolu Uygarlıkları: Hititler

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    bay_ld_m
    Bayıldım

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir